27 Temmuz 2018

İstanbul Bir Bisiklet Şehri Neden Olamıyor?

İstediğiniz sonucu alabilmek için kullanıcı dostu olma günümüzde öncelik olmaya başladı. Kullanım kolaylığı bir yana, amacına yönelik kullanımı sunabilmesi de aynı derecede önemlidir. Söz konusu bisikletse Amsterdam, Viyana, Strasbourg, Londra, Paris, Brüksel, Danimarka, Toronto vs. gibi Dünya'da birçok başarılı uygulamaya sahip kent var. Eğer gerçek niyetiniz bisikleti yaygınlaştırmaksa bu örneklerden feyz almak ve hatta proje aşamasında danışmanlık hizmeti almak da mümkün.

O yüzden olay "neyi, ne kadar istiyoruz" kısmında düğümleniyor.

Şans eseri adı "Bike Share Toronto" olan Kanada'nın Toronto kentindeki bisiklet kiralama sistemi ile ilgili bir video izledikten sonra merak edip Strasbourg'da yaşarken fazla haşır neşir olamadığım bisiklet kiralama sistemi "Vélhop" ile ilgili bir araştırma yaptıktan sonra "İsbike" nasıl diye baktım. Sonrası ise bol düşünselli bir yazı oldu...

İstanbul'da bisikletin neden ulaşım aracı olarak bir türlü trend olamadığı ile ilgili birçok fikre eminim sahipsinizdir. Kentin fiziki imkansızlıklarından tutun da, insanların bisiklet dostu olmamasından, bisiklet kültürünün olmadığından -daha önemlisi olamayacağından- bahsederek birçok kapıyı daha denemeden kapatacak olsanız da bu yazıyı yazmaya karar verdim.

26 Temmuz 2018

Hayalinizde Kurduğunuz Arabayı Almak Yerine...

Bir sabah uyanıp "tüketmek için yaşamaktan" vazgeçmeliyiz. İhtiyaç ile aşırı tüketim arasındaki farkı kendi harcamalarımızda ayırabilmeliyiz. İhtiyaç için aldıklarımız öyle şeyler olmalı ki aldıktan sonra bütçemize ek yük getirmekten ziyade hafifletmeli. Sadece bütçemize mi? Hayır. Yaşam standardımızı da düşürmeden bunu yapmalı. Bu zor bir ikilem doğrusu. Bireysel fayda ile toplumsal faydanın arasındaki zorluk derecesi kadar hassas bir denge.

Öyleyse ne yapabiliriz? Alternatif seçenekleri karşılaştırabiliriz.

Mesela burada da daha önce yazdım, maaşından ilk biriktirdiği para ile otomobil alma eğilimi yüksek olan bir toplumda yaşıyoruz. Bunun sayısız sosyolojik nedeni elbette var ancak sürüden kopmak için bu zinciri kırmamız bazen gerekebilir.

11 Temmuz 2018

Finansal Bağımsızlığa Ulaşmaya Nasıl Karar Verdim

Emekli olmanın insanın hayatına getireceği o keskin değişiklik yerine yıllar içinde ne kadar miktarlık bir birikim sayesinde bu keskin değişimden kendimi ayrıştırarak istediklerimi yapabileceğim bir hayata ulaşabilirim, diye düşünürken buldum kendimi. Yaşam maliyetlerimi karşılayacak miktar, düzenli pasif gelir ile finanse edilebilir mi gibi birçok soruya cevap aradığım hesaplamalar sonucu "finansal özgürlüğe" veya "finansal bağımsızlığa" yaklaşımım daha da belirginleşti.

Tabiki ben de birtakım simülasyonlar -geleceğe dönük projeksiyonlar- yaptım. Ama kendime şu soruyu da ara sıra sormadan edemedim: "Ya hesaplamalarımda hata varsa?" İşte o an, aslında bir dönüm noktasıydı.

Onca saat süren araştırma, okuma, analiz etme, hesaplama ve kontrolden sonrası, kuşku ile olan, o son mücadeleyi aşıp aşamamaktı.

Akla ilk gelen soru "Ya borsa batarsa?", "Ya şöyle olursa...", "Ya böyle olursa..." vs.

Belki de temkinli olmak denebilir bu yaklaşımlara ama esas olan bu ihtimalleri göze alarak bu maceraya başlamaya karar vermektir.
  • Düştüğü gibi çıktığını, çıktığı gibi düştüğünü de kabullenmek lazım.
  • Sabır ve disiplin bu macerada sizin de en çok öğreneceğiniz iki yetenek olacak. 
İlk önce kendime kaç yılda finansal bağımsızlık hedefime ulaşabilirim, diye sordum. Bir yıl? Ya da iki yıl? Neden şimdi değil?

Karar verme süreci birkaç ay sürüyor açıkçası. Tasarruflarımı uzun vadede hangi yatırım aracına yatırırsam enflasyondan korunarak maksimum reel getiri elde ederim, diye epey inceleme yapmanız gerekiyor. Hatta yatırım seçeneklerinin çok olmasından ötürü kaybolabilirsiniz bile.

Yaklaşık bir buçuk yılı geçti ben bu maceraya atılalı...

05 Temmuz 2018

Kriz Öncesi ve Sonrası Volvo'ya Yatırım Yapanın Getirisi

"Tatil Jimnastiği: 3 Hisse, 1 Ekonomik Kriz, 1 Trump", "Volvo, Renault ve ford Otosan hisseleri ne durumda..." ve "Sömestr Jimnastiği: Sadece 3 Hisse" yazılarını okuyanlarınız bu yazının serini dördüncü yazısı olduğunu anlayacaktır; henüz okumamış olanlarınız ise önce linklediğim yazıları okumalarını tavsiye ederim. En son bu seri ile ilgili yazı yazdığımdan beri aradan altı ay geçti. Bu yazıda adından anlayacağınız üzere tek hisseyi inceleyeceğiz.