Elbette yoksulluk sınırının altında yaşayanlar için bu söylediklerim fazlasıyla havada kalacaktır. Birikim için belli standart yaşam koşullarına sahip olmak gerektiği bir gerçekliktir. Bunun sebebi sürdürülebilir olmasının bu sınırı aştıktan sonra mümkün olmasında yatıyor.
Yani siz ucu ucuna geçinirken yüklü miktarda tasarruf yapabilmeniz çok zor ama imkansız değil.
Ne yapabilirsiniz mesela?
Mesela günlük sabit harcamalarınızı gözden geçirebilirsiniz; nelere para harcıyorsunuz bir gün içinde, bir ay içinde, bir yıl içinde... Bunları ne kadar yorgun da olsanız, bir süre not ederek, harcamalarınızın nelerden oluştuğunu bilebilirsiniz. Paketi on liradan günde sigara içmeyi bırakabilirsiniz mesela? Bunun size getirisi ayda yaklaşık 300 lira olacaktır.
"300 lira ayda biriktirme ile ne olabilir ki" demeyin. Beklentinizin çok üzerinde bir birikime ulaşabilirsiniz. Tabi ki size kanunen yatırım tavsiyesi veremem ama tasarruf ve yatırım yapmayı tavsiye edebilirim. Gelişen ülkede yaşamanın dezavantajlarının avantaja dönüştüğü bir alan varsa o da yatırım yapmanın getirisinin gelişmiş ülkelerde yaşayan insanlardan daha çok olacağı gerçeğidir.
**
Öyleyse ne yapabilirsiniz?
İster asgari ücretli olun ister en üst seviyeden geliriniz olsun birtakım benzer tasarruf yöntemleri benimseyebilirsiniz. Atalarımızın dediği gibi "ayağını yorganına göre uzat" ile radikal bir değişikliğe gidebilirsiniz:
- Gelirinizden daha çok borçlanmayın: Kredi kullanma mecburiyetindeyseniz illa, o zaman aylık ödemeniz gereken kredi taksidini ödeyebileceğiniz miktarı aşmamasına özen gösterin. Çünkü bütçenizde uzun yıllar elinizi kolunuzu bağlayacak bir zorluğa daha ihtiyacınız yok. Borcunuzun yönetilebilir olması gerekiyor.
- İlk biriktirdiğiniz parayla araba almayın: Otomobil, denince "at, avrat, silah" gibi köhneleşmiş genel yargılardan uzak tutun kendinizi. İkinci el veya sıfır almanız bir şeyi değiştirmez, yapılan bir araştırmaya göre arabayı aldığınız fiyatı, aldıktan sonraki 5 yıl içerisinde arabanın ihtiyaçları ve kullanımı için harcamış olacaksınız. Kaçırdığınız yatırım fırsatları da cabası.
- Her gün mutlaka aldığınız bir mal veya hizmet olmasın: Zaten sabit yeterince ödemeniz oluyor aylık; elektrik, su, yakıt, telefon, internet, aidat, kira, vs. Bir başkasını da siz eklemeyin, siz daha farketmeden bütçenizde fazlasıyla yer kaplar.
- Bencilce yatırım yapmayın: Yatırım yaparken kendiniz için elbette düşünün ama sadece kendiniz için düşünerek yapmayın. Çocuklarınıza, torunlarınıza ne bırakmak istediğinizi düşünün. Bu sayede uzun vadeli yatırım yapmayı sürdürebilirsiniz, öbür türlü bir an gelir hepsini tüketebilirsiniz.
- Yatırıma az veya çok olarak bakmayın: 50 lira da olsa 50 bin lira da olsa yatırım yatırımdır. Doğru yatırım ve yanlış yatırım vardır. Onun dışında herkesin sahip olması gereken bir disiplindir. Esas serüven o yıllar içerisindeki yaşayacaklarınızdır, başlangıçta "hemen kazanayım" diye düşünüp yapacağınız hatalar bile size ileride tecrübe olarak geri dönecektir.
- Uzun vadeli (UV'ci) yatırımcı olun: Bunu yaparken bir gün bu birikimi satıp çıkarımdan ziyade birikiminizden sağlayacağınız yıllık kazançları kendi uygun göreceğiniz şekilde harcayın, ana paranıza dokunmadan.
- Minimum 4, maksimum 10 varlığa yatırım yapın: Olabildiğince 4-10 sınırını aşmamaya çalışın çünkü az sayıda varlığınız olursa riskiniz yüksek, çok varlığınız olursa kontrolünüz düşük olur.
- Portföyünüzü hiç satmayacağınız, miras bırakacağınız kendi şirketiniz gibi yönetin: Ana hedefiniz bu olsun.
Bütün bunları daha az tüketerek siz de uygulayabilirsiniz.
"Şekersiz çay içmeye alışmak" gibi, ilk birkaç ay gerçekten zor geçecek olsa da sonra bunca yıl çay yerine şeker içtiğinizin farkına varıp çayın keyfini sürmeye başlayacaksınız...
**
Yeter ki direnin, geri adım atmayın ve bir adım atın.