01 Mayıs 2018

AB Üyeliği'nde ve Vize Serbestisi'nde Neredeyiz...

Kimilerinin "kirli anlaşma" kimilerinin ise "Kayseri pazarlığı yaptık" diye adlandırdığı AB ile Türkiye arasındaki Göçmen Krizini çözerken -Kenan Evren döneminde başladığı dile getirilen- AB ülkeleri tarafından Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına uygulanan vize uygulamasını da ortadan kaldırmanın dahil olduğu 72 maddelik bir anlaşma yapılmıştı.

Yakından takip edenleriniz bu maddeleri de, hangi maddelerin kabul edil(me)diğini de hatırlayacaktır. Peki öyleyse vize muafiyetinde son durum ne diye bakmadan önce AB Üyeliği'nde son durumumuza bakıp sonra ona bakalım...




17 Nisan 2018 tarihinde yayınlanan Türkiye Raporu'nda (eskiden AB İlerleme Raporu deniyordu) bahsettiği gibi Eylül 1959'dan beri -o zamanki adı Avrupa Ekonomik Topluluğu- Avrupa Birliği üyesi olma arzusunu göstermektedir. Türkiye, araya giren iki askeri darbe neticesinde Nisan 1987'de resmi üyelik başvurusunu anca yapabilmiştir. Aradan sekiz yıl geçtikten sonra AB Üyesi statüsü hedefindeki Türkiye, normalde üye olduktan sonra geçilen AB Gümrük Birliği sisteminin bir üyesi olmayı kabul ettiğini açıkladı. İstenen belki de bu sayede işlerin kolaylaşacağı idi.

Avrupa Parlamentosu, AB'nin Türkiye ile tam üyelik müzakerelerini başlatmasını tavsiye eden kararını 262'ye 407 oyla kabul ettiği oturumdan, 3 Ekim 2005.

Aralık 1999'da önce AB Konseyi (Avrupa Konseyi değil), Türkiye'yi aday ülke olarak tanıdı. Bu karardan tam beş yıl sonra Türkiye ile üyelik müzakerelerinin başlamasına karar verildi ve Ekim 2005'de üyelik müzakereleri başladı. Ancak 11 Aralık 2006 tarihinde AB Konseyi, Ankara Anlaşması'na Ek Protokol'den kaynaklanan yükümlülüklerini yerine getirene dek:

  1. Malların Serbest Dolaşımı
  2. İş Kurma ve Hizmet Sunumu Serbestisi
  3. Mali Hizmetler
  4. Tarım ve Kırsal Kalkınma
  5. Balıkçılık
  6. Ulaştırma Politikası
  7. Gümrük Birliği
  8. Dış İlişkiler
fasıllarında müzakerelerin açılamayacağını ve diğer fasılların da geçici olarak kapatılamayacağını açıkladı. Böylece Fransa'nın açılmasına izin vermediği beş fasıl, Ek Protokol'den açılamayan sekiz fasıl ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nin engelleyeceğini açıkladığı altı fasıl ("İşçilerin Serbest Dolaşımı", "Enerji", "Yargı ve Temel Haklar", "Adalet, Özgürlük ve Güvenlik", "Eğitim ve Kültür" ve "Dış, Güvenlik ve Savunma Politikası") ile toplam 19 fasıl blokeli olunca geriye kalan 16 fasıldan günümüz itibariyle yerine getirildiği onaylanıp kapatılan fasıl sayısı AB Bakanlığı verilerine göre sadece beş tanedir:
  1. Şirketler Hukuku
  2. İşletme ve Sanayi Politikası
  3. Trans-Avrupa Ağları
  4. Tüketicinin ve Sağlığın Korunması
  5. Mali Kontrol
Üyelik müzakerelerinin resmen başlamasından itibaren -AB Üyeliği stratejik hedefinde- geldiğimiz nokta 13 yılda işte 5/35 fasıl kadar...

**

Sizin de gördüğünüz gibi AB Üyelik süreci şu anda AB üyesi olan bütün ülkelerin rızasını almayı gerektiren bir yapıya sahip. Ama her şeyden önce AB standartlarında bir yaşam olması gerçekten isteniyor mu, diye bakmamız lazım. Çünkü bu fasıllar aslında birer standart olduğu gibi Türkiye ile sorunları olan üye ülkeler için de bir koz niteliğinde.

Peki ya Vize Serbestisi meselesi?

Ona dair en son yazdığım yazıdan sonra 7 Şubat 2018'de AB Bakanlığı harekete geçerek geriye kalan son 7 madde için gerekli yasal düzenlemeyi yaptıklarına dair bir çalışma belgesini Avrupa Komisyonu'na sundu. "Sıkıntılı 5 maddede iyileştirmeler yapıldığını" ifade eden AB Bakanlığı müsteşarının açıklamasına rağmen aradan yaklaşık üç ay geçti ve hala daha bir cevap gelmedi. Bu konuyla ilgili Nisan'da Türkiye'yi ziyaret edecek olan heyet, ziyaretini Mayıs'a ertelemişti. Şimdi Mayıs da geldi, bakalım olumlu bir gelişme çıkacak mı...

Özellikle Türkiye, AB değerlerinden bu denli uzaklaşmışken pozitif bir cevap gelmesi zor gözüküyor ancak unutmamak gerekir ki AB'nin Türkiye ile yapmış olduğu Göçmen Anlaşması'nın kendisi de AB değerlerinden hayli uzak bir anlaşmaydı. O yüzden her şey mümkün...