Bu yönelim dünyada yavaş yavaş iklim değişikliğinin gündelik hayatı etkilemeye başlamasıyla oluşan zorunlu bir duyarlılığın aslında bir sonucu. Yakında belki de yatırımcıların portföylerinde taşıdıkları hisse senetlerinde daha hassas olduklarını ve ne kadar yüksek getiri fırsatı sunarsa sunsun TS EN ISO 14001 Çevre Yönetim Sistemi Belgesine sahip olma koşulunu sağlayamayan şirketlerden uzaklaştıklarını görebileceğiz. Hatta bir çok büyük kurumsal fonun da bu değişime öncülük ederek yalnızca iklim, çevre kirliliği, geri dönüşüm gibi doğayı ilgilendiren kriterlerle sınırlı kalmayıp silah, petrol, alkol ve tütün mamulleri üreten ve altın arama faaliyetinde bulunan firmalara da yatırım yapmaya son verdiğini göreceğiz.
Nitekim birkaç gün önce Norveç Parlamentosu, Norveç Varlık Fonu'nun yıllık 20 milyon tondan fazla madencilik faaliyetinde bulunan ya da 10GW kurulu güce sahip fosil yakıtlar üreten (kömür, petrol doğalgaz, vb.) şirketlerdeki yatırımlarını çekme ve yaklaşık 20 milyar ABD doları değerinde yenilenebilir enerji kaynaklarına yatırım yapma önergesi kabul edilerek meclisten geçti. Bu fonun toplam varlığının %2'sine denk geliyor. Bu yatırım kararının alınmasındaki en önemli etkenin 2030 yılında kadar sektörün %50 büyüme potansiyeli taşıması, diyebiliriz. Norveç Varlık Fonu (NVF), 2018 yıl sonu verilerine göre 73 ülkede 9.158 şirkete ortak ve dünya genelindeki şirketlerin ortalama %1.3'ünün de sahibi.
Bu hamle piyasadaki büyük emeklilik fonlarının da mecburen bu yönde portföylerinde bu emtiaları değer kayıplarından kendilerini korumak için çıkardıkları ve NVF'nin aldığı stratejik değişimine uyum sağlayacaklarını düşünüyorum. Hele ki petrole dayalı gelirlerden kurulmuş bir fonun geleceği temiz enerjide görmesi diğer yatırımcıların dikkatinden kaçmayacaktır.
Öte yandan her ne kadar Türkiye, Paris Anlaşması'nı imzalamamış olsa da anlaşmayı imzalayan özellikle Avrupa ülkelerindeki Avrupa'nın en büyük emeklilik fonunun kademeli olarak kömür ve diğer fosil yakıtlardan yatırımlarını çekerek yenilenebilir enerjiyi önceliklendirmesi zorunlu. Ayrıca Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (IPCC)'nin geçtiğimiz yıl yayınlanan raporunda bu adımların başında tüm OECD ülkelerinde (Türkiye de OECD üyesi) 2030'a kadar kömür kaynaklı enerji üretiminin tamamen sonlandırılması var. Yani Türkiye'de de yenilenebilir enerji kaynaklarının geleceği umut verici denebilir.
*
17 Nisan 2008'de kurulan Türkiye'nin ilk ve tek Çevre Yatırım Fonu, 30 Mayıs 2008 tarihinde TEMA Vehbi Koç Doğa Kültür Merkezi'nde gerçekleştirilen tanıtım toplantısında İş Bankası tarafından yatırımcılara tanıtıldı. Fon, 1995 yılından beri varolan dünyadaki en iyi örnekler Bilkent, Boğaziçi, YTÜ ve Koç Üniversitesi gibi üniversitelerden akademisyenlerden kurulu danışmanlar tarafından analiz edilerek oluşturuldu. İlk portföyde 5 hisse bulunuyordu: TSKB, Arçelik, Zorlu Enerji, Tofaş Fabrika ve Eczacıbaşı İlaç.
İş Bankası TEMA Gönüllüleri Değişken Özel Fon (Kodu: TMC) adıyla varlığını sürdüren fonun 11 Haziran 2019 tarihinde yayınlanan son portföy dağılımı raporu ise şöyle:
- fonun toplam değeri 3.574.603,94 TL
- hisse senedi payı %30.92
- devlet tahvili payı %40.93
- özel sektör tahvili payı %14.47
- repo payı %13.68
Son portföyde ise 24 tane hisse bulunuyor. Aşağıdaki grafikte bu 24 hissenin hangileri olduğu ve ne kadarlık varlık değerine sahip olduklarını görebilirsiniz.
İş Bankası, bu yatırım fonundan elde ettiği gelirin yarısını TEMA Vakfı'nın çevre projelerine aktararak doğrudan finansman desteği sağlamaktadır. Mesela yıllık %3.36 ile İş Portföy'ün sahip olduğu 27 yatırım fonu arasında en yüksek yönetim ücretine sahip fon olma özelliği taşır. Son 5 yıla baktığımızda 2014-2018 arası yıllık ortalama %7.76 getiri sağlayarak eğer 1.000 TL yatırmış olsaydınız 2018 yıl sonu itibariyle değeri 1.387,76 TL olacaktı.
Farkettiğiniz gibi son derece düşük bir getiri söz konusu... Fakat bunda işlem kısıtlarının da şüphesiz payı var. Mesela alt sınırı (asgari) olan iki araç var: hissenin payı %10-50 ile devlet tahvili/bono ve ÖST'lerin %30-80 aralıklarında olmaları. Örneğin, Norveç Varlık Fonu'nun yatırım stratejisi maksimum %70 hisse senedi, %7 gayrimenkul ve %23 sabit getirili araçlar (devlet tahvili, ÖST, repo vs.) şeklindedir.
Bu noktada sosyal sorumluluk sahibi yatırımları özendirmek adına böylesi bir fonla sınırlı kalmamak ve genel yatırım fonu stratejisini yeniden yazmalı belki de. En azından TEMA Fonu'ndaki hisse senetlerinin portföydeki payının en fazla %50 olabilme kuralını %70'e çekmeleri bir başlangıç olabilir. Öte yandan yazının başında bahsettiğim fosil yakıta bağlı hisselerdeki büyük fonların çıkış dalgasından Türkiye'deki emtia yatırım fonları ve yabancı hisse senedi fonları da bu süreçte ister istemez tıpkı Avrupa'daki büyük emeklilik fonları gibi bu dönüşüm rüzgârından etkilenecektir.
Kitap önerisi: Invest for Good: A Healthier World and a Wealthier You.
*
Kitap önerisi: Invest for Good: A Healthier World and a Wealthier You.