İstanbul Büyükşehir Belediye başkanı Kadir Topbaş, "Borçlu bir belediye bırakmıyorum" diyerek istifa etmişti geçtiğimiz günlerde... Peki bu doğru mu? Gelin İBB'nin borçluluğuna birlikte bakalım.
Borçlar, bilançoda kısa ve uzun vadeli olmak üzere iki ana kalemde (iç ve dış olmak üzere iki alt kalemde) ve pasif tarafta yeralır. Yaptığım incelemeler sonucu İBB'nin yayınladığı raporlardan edindiğim bilgiler doğrultusunda 2006-2016 yılları arası bilançolarında görünen hiç de borçsuz olmadığı yönünde...
-->Borçluluk ile ilgili detaylara girmeden önce TÜİK tarafından yayınlanmış 2016 büyüme verilerine göre GSYH 2.6 trilyon TL olduğunu bir köşeye not alalım. Bu önemli çünkü İBB'nin aktif büyüklüğünü Türkiye'nin GSYH'sine oranladığımızda dikkat çekici bir sonuçla karşılaşacağız.
Bir belediyenin borçsuz iş yapabilmesi için yeterli özkaynağının olması gerekmektedir. Yani bütçe fazlası vererek birikim yapmalı ve bu birikimi de yatırım yaparak değerlendirmelidir. Bu birikim yeterli olmadığı takdirde belediyeler gereksinimleri doğrultusunda borçlanmak durumunda kalır. İBB de kimine göre 15 milyon kimine göre 20 milyonluk nüfuslu bir mega kenti yönettiği düşünülürse işi son derece zor ve bir o kadar da önemlidir. Nitekim 2006-2016 dönemine bakıldığında özkaynak, kısa vadeli borç, uzun vadeli borç ve toplam borç miktarındaki yıllık ortalama artış sırasıyla şöyle; %8.9, %23.9, %74.9 ve %33.9.
Yani İBB özkaynaklarını 27 milyar TL'den 63.2 milyar TL'ye çıkarırken toplam borcunu 1.1 milyar TL'den 13.1 milyar TL'ye çıkarmıştır. Özkaynakları 2 katına çıkarken toplam borcu 13 katına çıkmıştır!
Böylece borçsuz bir belediye bırakılmadığını ispatlamış oluyoruz.
-->Unutmadan İBB'nin aktif büyüklüğünü Türkiye'nin GSYH'sine oranı %2.9'dur.
Tabi bunlar 2016 yılı rakamları, ne yazık ki 2017 yılı ilk üç çeyrek sonrası verilere sahip değilim. Özellikle dolar kurundaki artışın etkisi ne boyutta oldu maalesef göremiyoruz.
NOT: 2006 öncesi verilere erişemediğim için 2006'dan itibaren başlıyor. (Kaynak)