21 Kasım 2019

Birmingham'da önemli bir "soru-cevap"...

İşçi Partisi'nin seçim manifestosunu kamuoyu ile paylaşan Jeremy Corbyn'e gazeteciler tarafından sorulan sorulara ve onun vermiş olduğu cevaplara gelmeden önce buraya nasıl geldiğimizi bir hatırlayalım...

Birleşik Krallık'ın Avrupa Birliği'nden çıkma girişiminin (Brexit) öncüsü Brexit Partisi (eski adıyla UKIP) olsa da bayrağı taşıyan anaakım parti Muhafazakar Parti (Toriler) idi. Bugüne kadar yaşanan süreci Türkiye'nin AB'ye üye olma çabasına benzetmeden edemiyorum.



Brexit Referandumu'nun üzerinden yaklaşık olarak üç buçuk yıl geçti. Bu süre zarfında;
  • İki kere Başbakan değişti. (Cameron -> May -> BoJo)
  • Bir kere erken genel seçim yapıldı. Bir tanesi de 12 Aralık'ta yapılacak.
  • Muhafazakar Parti erken genel seçimden tek başına iktidarı kaybederek çıktı. Bu sefer mutlak iktidar istese de anketlerin aksine iktidarı İşçi Partisine kaptırabilir.
  • Theresa May hükümeti kurabilmek adına Kuzey İrlanda'dan radikal bir parti (DUP) ile koalisyon kurdu. BoJo da aynı desteği alarak hükümetini kurdu.
  • May, kendi taleplerinin hiçbirini içermeyen AB'nin sunduğu ayrılık anlaşmasına razı oldu. BoJo minör birkaç değişiklik dışında aynı anlaşmayı birkaç kez parlamentodan geçirmeyi denedi ve başarısız oldu.
  • Theresa May, Avam Kamarası'nda (parlamento alt kanadı) önce tarihi oyla reddedildi, sonra birkaç kez daha aynı anlaşmayı 'anlaşmasız ayrılma tehdidi' ile tekrar geçirmeyi denedi, bu da olmadı. BoJo da aynı yoldan geçti.
  • Son denemesinde 3 bakanı daha istifa etti. Böylece 2017 Genel Seçimleri'nden beri May hükümetinden istifa eden veya görevden alınan bakan sayısı 39'a yükseldi. Kendi de Başbakanlıktan istifa ederek sayıyı 40'a yükseltti. Johnson hükümetinde ise 6 istifa gerçekleşti. Böylecek bu rakam 46'a yükseldi.
  • Brexit Referandumu'nun yasal bağlayıcılığı olmaması bir yana %51.9 gibi sınırlı bir oy oranı (1.269.501 oy farkla) sonuçlanması rızanın kalitesinin sorgulanmasına neden olmuştu. En azından muhalefetin iddiası bu yönde ve talebi de ikinci bir referandum yapılması.
  • AB Parlamentosu, önce 6 milyon vatandaşın katıldığı ikinci Brexit referandumu talebini dikkate alarak 26 Mart'ta sona erecek olan AB'den ayrılma tarihini 22 Mayıs'a uzattı. Sonra 31 Ekim'e uzattı. En son da 31 Ocak'a uzattı.
  • BoJo Başbakan olduktan sonra ilk iş 40 hastane yapacağına dair projesini dile getirerek partililerini şaşırtmıştı. Sonrasın bu vaat önce 20 hastaneye sonra 6 hastaneye ve en sonunda rafa kaldırılan bir açıklama olarak kaldı.
  • BoJo'nun Trump'a NHS'in (Ulusal Sağlık Hizmeti) ilaç tedariğini satarak Amerikan ilaçlarına bağımlılığı artırma görüşmeleri yaptığı ortaya çıktı.
Bir taraftan May'in beklenen istifası gerçekleşti. Diğer taraftan bu ayrılıktan en çok zarar görecek İskoçya ve Kuzey İrlanda dışında muhalefette Brexit'ten vazgeçilmesini açıkça dile getiren bir İşçi Partisi faktörü hala bulunmuyor. Her ne kadar Corbyn'in Norveç modeli veya Gümrük Birliği'nde kalalım tarzı bir Brexit önerisi mevcut olsa da en son ikinci bir Brexit referandumu yapılmasını ve son sözün söylenmesini savunuyorlar. Bu yaklaşımı hem kendi partisinden hem de iktidardan bolca tepki çekiyor. İşin ilginç yanı Brexit referandumuna zemin hazırlayıp referandum kararı alan bütün siyasi figürler Brexit sonucu sonrası aktif siyasetten çekildi. Örnek; David Cameron ve Nigel Farage. Theresa May Başbakanlığı bıraksa da milletvekilliğini sürdürüyor. Önümüzdeki dönem aday olur mu bilemiyorum.

Avrupa Birliği ise Birleşik Krallık'ı cümle aleme ibretlik göstererek birliğin bütünlüğünü koruma yolunu seçti ve akabinde daha birleşik bir Avrupa için hızlı bir reform sürecine girdi. Aslında kazan-kazan durumu vardı Birleşik Krallık'ın dahil olduğu bir Avrupa Birliği'nde. Neden? Çünkü Almanya sanayi, Fransa tarım ve Birleşik Krallık da hizmet alanlarında iş bölümü yaparak 500 milyonluk bir pazarı kendi içinde büyütüyorlardı. Ancak milliyetçilik dalgasına tüm Dünya gibi Avrupa da maruz kaldı. Hatta katılımın yüksek olduğu ulusal parlamento seçimlerinde parlamentoya giremeyen radikal sesler, katılımın düşük olduğu Avrupa Parlamentosu seçimlerinde parlamenter çıkararak seslerini duyurma fırsatı buldular. Her ne kadar azınlık da olsalar insanların aklını çelmek için işleri daha kolaydı. Tek yapmaları gereken AB'ye üyelik katkı payı ile kendi ülkelerinde neler yapılabileceğini ve AB tarafından o paraların nasıl çar çur edildiğinin propagandasını yapmaktı. Gayet de başarılı bir şekilde yaptılar. Ama hakikatı gizlemek fazla uzun sürmedi. Brexit örneğinde May'in yaptığı anlaşmada Birleşik Krallık'ın mahrum kalacağı faydalar ile yüzleşmek tarihin sayılı şoklarından bir tanesi oldu. İnsanlar "Brexit nasıl ülkemizin çıkarına" sorusunu sormaya başladılar. Tünelin sonunda Brexit'in tozlu raflara kaldırılarak daha sıkı bir AB için çalışmak olması içten bile değil. Ancak BoJo 12 Aralık seçimleri sonucunda mutlak çoğunluğa ulaşırsa hızlı Brexit süreci yaşayacağımızı beklemeliyiz.

Yaşananları hatırladığımıza göre bugüne gelirsek...

Jeremy Corbyn İşçi Partisi'nin seçim manifestosu konuşmasını Pablo Neruda'nın "Tüm çiçekleri kopartabilirler; ama sürekli ilkbaharın gelmesini engelleyemezler" sözleri ile tamamladı.

Ve sonrasında soru-cevap kısmına geçildi. Gazeteciler hazırdı ve sormaya başladılar...

İlk söz hakkını BBC'den Laura Kuenssberg yuhalamalar eşliğinde aldı. Corbyn "her gazetecinin soru sorma hakkı var" diyerek kalabalığı susturdu. Ve soru geldi... Cevaplar da.

Laura Kuenssberg: "Önceki seçimde seçimi kazandırmayan 'kamulaştırma' ve 'kamu harcamalarını artırma" gibi radikal politikaların daha da kuvvetlendiği bu manifestonun bu sefer neden işe yarayacağını düşünüyorsunuzu?"

J.C.: "Sosyal refahın daha kötüleşmesinden ötürü, radikale ihtiyacımız var."

Gary Gibbon: "Manifestonuz 1970'lerin bir yankısı gibi, kamu sahipliği yüksekti, yüksek kamu harcaması vardı ve şu an salondakilerin çoğu o dönemi hatırlamıyordur. O dönemin kötü hatırlanmasının sorumlusu kötü basın mı?"

J.C.: "Royal Mail'in her merkezde şubesi olacak, çalışanları robot gibi yoğun çalıştırılmayacak. Su, kamunundu büyük kârlar yatırım fonlarına gitmiyordu. Her yıl Loch Ness kadar su boşa akıyor. Ayrıca demiryolları kamunun yatırımları ve getirilerini de kamu almalı."

Andy Bell: "Birçok insan sizi dinledi; daha çok vergi, daha çok kamu harcaması... Fakat sıradan işletme sahiplerine ne demek istersiniz? Parayı nasıl harcayacağınızı söylüyorsunuz ama nasıl ciroları arttıracağınızı söylemiyorsunuz."

J.C.: "KOBİ'ler ile toplantılar yaptım. Çok emek harcayan, sermayeye zor erişen, rekabetin çok yoğun olduğu yapılar ve onların inovasyon kapasitelerini artıracağız. Benden hızlı internet, otobüs hattı, tren seferi ve kaliteli yol istiyorlar. E-ticarete adapte edeceğiz."

Torcuil Crichton: "Rüzgar santrallerinin ara mallarının çoğu yurtdışından ithal ediliyor, Yeşil Endüstri Devrimi'ni nasıl yapacaksınız? İskoç İşçi Partisi İskoçya'nın bağımsızlığına karşı... Bu bir İskoç manifestosu mu yoksa İşçi Partisi manifestosu mu?"

J.C.: "İskoç endüstrisinin ihtiyacı olan yatırımlar için sermayeye erişimi yok. İskoçya'nın rüzgar santralleri için ithal ettiği ara mallarının İskoçya'da üretilmesi lazım. Böylece istihdam da artacak. Önceliğimiz bağımsızlık referandumu değil; yoksulluk ve hava kirliliği ile mücadele."

Heather Stewart: "Seçmenler sosyo-ekonomik tespitlerinize katılmayabilir. Aynı zamanda bu sorunları çözecek kişi olduğunuza inanmalılar. 2017'nin aksine Muhafazakar Parti de kamu harcamalarını arttırmayı vaadediyor. Vergileri akıllıca harcayacağınıza halkı nasıl ikna edeceksiniz?"

J.C.: "Kamu harcaması vaadi BoJo ile geldi. Güvenilmez biri yaptıkları ortada. 2010'daki kesintilerini yerine bile koyamazlar. Kaynağı nereden bulacağımızı söylüyoruz. Biz, sağlık ve eğitim projelerimiz ile eşitsizliği azaltmayı; onlar ise eşitsizliği sürdürmeyi istiyor."

*