13 Eylül 2018

Serena Nerede Hata Yaptı?

Sadece, erkeklerin bundan kurtulabilmesi, kabul edilebilir olduğu anlamına gelmez.

Serena Williams bunun bir parçası. Kötü davranışların nasıl cezalandırıldığı konusunda kadınlar için büyük bir çifte standart var ve sadece teniste değil hayatın her alanında.

Ancak, “bir erkeğin ondan kurtulabilmesi, kadınların da yapabilmeleri gerekir” standardının uygulanması için iyi bir fikir olduğuna inanmıyorum. Daha doğrusu, kendimize sormamız gereken soru şu: “Kural gerçekten gerekli mi değil mi ?

**

Olayı hatırlamam gerekirse: sorun ikinci sette erkenden başladı, Serena Williams'a koçluk için bir uyarı verildi. Bu onun koçu üzerindendi çünkü koçu onu çağırmak için Serena Williams'a iki eliyle işaret ediyordu. Koçların oyuncularını çağırma girişimleri oldukça yaygın yapılan bir kural ihlali olsa da, oyuncuların sıklıkla çağrıldıkları zaman genellikle sadece omuzlarını silkttikleri de doğrudur. Oyuncu, antrenörünün davranışından sorumlu olduğu ve hangi talimatlar verildiğini gördüğü veya duyup duymadığı aslında bir anlam ifade etmiyor. Ortada bariz bir kural ihlali var.


Haliyle Serena Williams bu uyarıdan memnun olmadı ve hakem Carlos Ramos'un bunu bilmesini kendi yöntemi ile sağladı.

Meselelerin gerçekten tırmandığı birkaç oyun oldu. Williams sabrını yitirdiği noktada raketini kırdı. Bu otomatik bir kural ihlali, daha önceki bir uyarının üzerine geldiği için de otomatik olarak bir puan kaybıyla sonuçlandı.

Serena Williams bunu tartışmayı seçti: O, hile yapmadığını, antrenörlük almadığını ve bu yüzden, koç yardımına yanaşmadığı konusunda ısrar etti. Fakat antrenörlük aldığının bilinip bilinmemesi önemli değil çünkü bu girişimde bulunmanın kendisi zaten kural ihlali. Üzerine bir de raketini kırınca… Hakem, kuralları siyahi bir kadın tenisçiye (23 Grand Slam almış!) doğru -ne eksik ne fazla- şekilde uyguladı diye suçlandı.

Medya, Serena Williams'ın hakemden özür talep ettiği ve alamayınca ona hırsız dediği anlara odaklandı. Oysa o sadece bardağı taşıran son damlaydı. Hakem, Serena Williams'a üçüncü bir kural ihlali verdi. Uzun bir tartışmadan sonra oyun devam etti. Naomi Osaka maçı önde götürmeye devam etti. Kendisinin ve Japonya’nın ilk Grand Slam’ini finallerden alışık olmadığımız bir drama eşliğinde aldı.

Serena Williams'ın ısrarla olayı cinsiyet ve ırk bağlamına indirgemeye çalışması ise mağdur edebiyatı ile yenilgisinin egosu üzerindeki etkisini azaltma niyeti taşıdığını düşünsem de aslında daha önceden maruz kaldığı ayrımcılığın bırakmış olduğu izler doğrultusunda cidden “kendisine kasıtlı olarak haksızlık yapıldığı düşünmüş de olabilir. O yüzden bir erkek oyuncu olsaydı bu kural ihlallerinin cezalandırılmayacağını savunuyor. Ama buna odaklanmak hakikati gözlerden kaçırıyor.

İşin bir başka boyutu bu agresif davranışlarla sporcu ahlakı gereği sizi rol model olarak alacak küçüklere çok yanlış bir örnek oluşturmuş oluyorsunuz. Kendinizden önce başkalarını düşünmeden ‘yeterince’ örnek bir sporcu maalesef olunmuyor.

Naomi Osaka maçı bileğinin hakkıyla aldı ve gerçek bir şampiyon. Tek kusuru henüz ‘şampiyon’ gibi hissetmemesi ve maç sonrası basın toplantısında duygularına yenik düşüp ‘suçlu psikolojisi’ sergilemesi oldu. Ancak neyse ki çoğunluk samimi olduğunu yeterince yansıtabildiğinden olsa gerek gözyaşları içindeki bu açıklamayı gerçekten ilham verici  ve iyi niyetli buldu.

Ayrıca değinmeden geçmeyeceğim, US Open seyircisinin diğer turnuvalara nazaran daha milliyetçi bir seyircisi olduğunu da unutmayalım. Şampiyonluğu iyi oynayarak kazanan bir tenisçiyi ayırt etmekten yoksun kavrayışları ile Naomi Osaka'yı dakikalarca yuhaladıkları için utanmalılar.

Teniste çifte standarttan bahsedeceksek ilk başta seyircinin Naomi Osaka'yı yuhalamasına Serena Williams’ın müdahale edip susturması gerekmemeliydi.

**

Umarım dramadan uzak, iyi performans ve güçlü rekabet ile anılacak birçok maç yapar bu iki sporcu ve hepimize ilham verirler.