Danimarkalıların varlıkları ile borçlarını (yükümlülüklerini) incelediğimizde bize ortalama olarak bir Danimarkalının varlıklarının dağılımı şöyle veriyor:
- Gayrimenkul: %50
- Menkul: %15
- Emeklilik Fonu: %30
- Diğer: %5
Borçlarının dağılımına baktığımızda ise karşımıza varlık dağılımını destekleyen bir sonuç çıkıyor:
- Konut Kredisi: %77
- Diğer Krediler: %23
Yani gerçekten de Danimarka ekonomisinde gayrimenkul sahibi olmanın ve onun finansmanının çok önemli bir yeri var. Öte yandan varlıklarının yüzde 30'unun emeklilik için biriktirilmesi de son derece takdire değer bir tercih.
Bizim toplumumuzda genelde geleceğini düşünmeden günübirlik hayatlar yaşamak yaygındır.
İşte tam da bu yüzden bugün devlete ödediği sosyal güvenlik primleriyle ileride alacağı emekli maaşının standart bir hayat sürdürmesine yeteceğini düşünenler kendi gelecekleri için bir kez daha düşünmeliler. Çünkü Türkiye'de de nüfus artık yaşlanma trendine girdi
Kaldı ki şimdi bile emekli maaşlarıyla geçinmek son derece zor, bir de 30 yıl sonrasını düşünün!
Yüzde 17,90'a dayanmış -yıl sonunda 20'leri aşması beklenen- tüketici enflasyonu ile yüzde 32,13'e çıkmış üretici enflasyonu satın alma gücünü eritirken aradaki fark bize bu erimenin önümüzdeki aylarda devam edeceğinin de bir göstergesi niteliğindedir. Ayrıca GSYH'de 3. çeyrekte ve 4. çeyrekte daralma beklentisinin yanı sıra 2019 yılında her çeyrek daralma olacağını bekleyen normalde abartı tahminlerde bulunmayan iktisatçılar da var. Bu muazzam bir refah kaybı ve işsizliğin artacağı anlamına geliyor.
Böylesi bir durumda vergilerimizle finanse edilen kamunun israflara son verip asgari harcamalar yapan bir yapıya kavuşması gerekmesinin yanı sıra hanehalkı olarak bizler de daha az tüketip, daha az borçlanıp ve daha çok tasarruf yapmalıyız.
Ayrıca tasarruf yapma konusunda hanehalkının daha iyi bir yaşlılık istiyorsa zaten seçme şansı yok.
Bizim toplumumuzda genelde geleceğini düşünmeden günübirlik hayatlar yaşamak yaygındır.
- Tasarruf edecek kadar gelirin yüksek olmayışı,
- Standart bir hayat kalitesine erişimin maliyetli oluşu,
- Sonsuz gereksiz ihtiyaçlar,
- düşüncesizce yapılan harcamalar, vs. derken aslında kendimize ördüğümüz hırka ile gezerken kış geldiğinde hırkanın aslında iyi örülmediğini ve yırtık pırtık olduğunu gözardı ederek yaşamaya çalışıyoruz.
İşte tam da bu yüzden bugün devlete ödediği sosyal güvenlik primleriyle ileride alacağı emekli maaşının standart bir hayat sürdürmesine yeteceğini düşünenler kendi gelecekleri için bir kez daha düşünmeliler. Çünkü Türkiye'de de nüfus artık yaşlanma trendine girdi
Kaldı ki şimdi bile emekli maaşlarıyla geçinmek son derece zor, bir de 30 yıl sonrasını düşünün!
Yüzde 17,90'a dayanmış -yıl sonunda 20'leri aşması beklenen- tüketici enflasyonu ile yüzde 32,13'e çıkmış üretici enflasyonu satın alma gücünü eritirken aradaki fark bize bu erimenin önümüzdeki aylarda devam edeceğinin de bir göstergesi niteliğindedir. Ayrıca GSYH'de 3. çeyrekte ve 4. çeyrekte daralma beklentisinin yanı sıra 2019 yılında her çeyrek daralma olacağını bekleyen normalde abartı tahminlerde bulunmayan iktisatçılar da var. Bu muazzam bir refah kaybı ve işsizliğin artacağı anlamına geliyor.
Böylesi bir durumda vergilerimizle finanse edilen kamunun israflara son verip asgari harcamalar yapan bir yapıya kavuşması gerekmesinin yanı sıra hanehalkı olarak bizler de daha az tüketip, daha az borçlanıp ve daha çok tasarruf yapmalıyız.
*
Ayrıca tasarruf yapma konusunda hanehalkının daha iyi bir yaşlılık istiyorsa zaten seçme şansı yok.