01 Şubat 2020

İstanbul vs. Strasbourg

Her ayın sonunda Türk-İş "açlık ve yoksulluk sınırı" adlı bir veri açıklıyor. Ben de düzenli olarak bu veriyi takip edenlerden biriyim.

Türk-İş, 4 kişilik 1 ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapması gereken gıda harcamasını "açlık sınırı"; gıda harcamasına ek olarak giyim, konut giderleri, ulaşım, eğitim, sağlık vb. ihtiyaçların dahil olduğu gerekli harcama miktarını da "yoksulluk sınırı" olarak tanımlıyor.

Ocak 2020 verileri geçtiğimiz günlerde açıklandı. Buna göre;
  • Açlık sınırı: ₺2.219,45
  • Yoksulluk sınırı: ₺7.229,49
  • Bekâr, çocuksuz bir çalışanın 'yaşama maliyeti' ise: ₺2.697,82

Ülkemizde asgari ücret tespit komisyonu tarafından belirlenen asgari ücreti (net ₺2.324,70) göz önünde bulundurduğumuzda aradaki fark gizlenemez bir hal alıyor. Özellikle de Türkiye'de çalışanların %42.9'unun asgari ücretli olduğu gerçeği varken...

Her senenin sonunda 5'i işçi, 5'i işveren ve 5'i hükümet olmak üzere 15 üyeden oluşan komisyon toplanarak çoğunluk kararı ile bir sonraki yılın tamamı veya ilk 6 ay-son 6 ay olmak üzere asgari ücreti belirliyor. Başka bir deyişle genel seçimlerin önemi burada da öne çıkıyor çünkü son kararı aslında hükümet veriyor.

Bazılarınız bilecektir numbeo.com adlı Dünya'daki neredeyse bütün kentlerin yaşam maliyetlerini karşılaştırabileceğimiz çok faydalı bir internet sitesi var. Ben de sorunsalı "İstanbul'da yoksulluk sınırında yaşamanın Strasbourg'da nasıl bir yaşama denk geldiğini ortaya çıkarmak" olarak belirleyerek araştırmama başladım. Ortaya çıkan sonuç beklentimi tam yansıttı, diyemem.

Öncelikle İstanbul'da ₺7.230 ile sürdürülen yaşam maliyeti Strasbourg'da 2.215€ (₺14.700) ile sağlanıyor. 55 kalemden oluşan karşılaştırmada 25 tanesinde satın alma gücü açısından Strasbourg lehine çıkıyor. O 25 kalem:
  • Restoranda (yerli ve ithal bira, cappuccino),
  • market/pazarda (süt, pilav, yumurta, kırmızı et, muz, marul, su, şarap, yerli&ithal bira),
  • ulaşımda (yetişkin toplu taşıma aylık abonman, akaryakıt, otomobil),
  • faturalarda (fitness üyeliği, tenis kortu kiralama),
  • giyimde (kot pantolon, yazlık elbise, nike ayakkabı, deri iş ayakkabısı),
  • konutta (şehir merkezinde 1+1 kiralık, konut kredisi faizi).
Önemli bir detay bu kıyaslama 'yaşam maliyeti' üzerinden yapıldı, 'yaşam kalitesi' üzerinden değil. Yani trafikte ne kadar zaman harcadığınız, kentte yaşayan insanların size nasıl davrandığı, mal ve can güvenliği, hukuka güven, sağlığa erişim, yeşil alanların kullanımı gibi karşılaştırmalar içermiyor. Bu yanıyla da ilk bakışta bir kısmınıza cazip gelmeyebilir.

Bir başka açıdan bakalım, diyelim ki ₺14.700 sabit gelirimiz var ve dövize çevirip 2.215€ ile ₺7.230 yaşam maliyetini yakalayabiliyoruz. O kıyaslamada ise sadece 5 kalem Strasbourg lehine çıkıyor: muz, şarap (market), ithal bira (market), otomobil ve konut kredisi. Ve buna rağmen soluksuz bir beyin göçü seyrediyoruz. Para, çok şey ama her şey değil.

Sonuç olarak, yurt dışında çalışmadan yoksulluk sınırının üzerinde bir hayat sürdürebilmek çok kolay değil. Ama çalışarak pekala mümkün!